ROTA 13

DetaylarGökova Turu

Gökova turu özelleştirilebilen bir turdur. Bodrum çıkışlı 1 hafta olabileceği gibi Marmaris çıkışlı 2 haftada olabilir. Turun durakları isteğe bağlı olarak şekillenebilir. Genelde gezi amaçlı yapılabilmesine ragmen, hemen her koyun büyük ve rüzgarlı gökova körfezi yanında olmasından dolayı, gündüz yelken yapıp akşam bir sonraki koya geçiş şeklinde yelken yapmak içinde mükemmel bir alandır. Genellikle uğranılan yerler:

Detaylar

 


ÇÖKERTME

Çökertme, Gökova Körfezi'nin kuzey sahilinde Kepçe Burnu ile Karaburun arasında yer alan geniş bir koy. Koy, ismini limandaki Çökertme Köyü'nden alıyor. Batıdan kuzeye ve doğuya esen rüzgarlara karşı oldukça korunaklı olan Çökertme, yatçılar tarafından en fazla edilen koylardan. Sahili oldukça uzun, kıyılarında ada çamı ve zeytin ağaçlarına rastlamak mümkün.
Çökertmenin ün almış sohbeti sadece türkülerden kaynaklanmıyor.Denizden gelen yolcuları büyüleyici coğrafi bir özelliğe sahip. Yat ile yaklaşırken yeşil çam ormanı ve uçsuz bucaksız girintili koyları gelen misafirleri kucaklıyor. Gün batımını seyretmek ve kıyıdaki balıkçı restaurantlarında pişen tangri ve snaritin tadına doyum olmuyor. Doğal liman olan çökertme koyu Mavi yolculuğa çıkan yatların ilk yada son durakları oluyor.

cokertme2.jpgcokertme4.jpgcokertme1.jpgcokertme3.jpg

BÖRDÜBET

Bördübet ..İşte Gökova Körfezi'nde her türlü yapılaşmanın yasak olduğu bir bakir koy daha. Sadece bir kamping ve butik otel var ki, bunlar da çevreye ve doğaya duyarlı hassas insanlar tarafından işletiliyor.
Eski zamanlardan beri kuş seslerinin çınlattığı koyun adı da buradan geliyor. "Bird the bed" Türkçe telaffuzla söylene söylene Bördübet olmuş ve bugünlere öyle gelmiş. Doğal yapısında hiçbir bozulma yaşanmamış bu kuş korosunun hiç susmadığı koyda yürüyüş yapabileceğiniz patika yollar boyunca bu doğal müzik size eşlik eder.
Denizle birleşen bir dere var ki, buraya botlar ve küçük teknelerle usulca sokulmak mümkün. Kamping, yatlara yardım servisi de verirken, bu sessiz liman aynı zamanda barınak vazifesi de görmekte. Dere, deniz ve yeşil bitki örtüsüyle apayrı bir orman görünümündeki bu koyda pek çok kuş türü havalanır ve coşkun doğayla buluşur.. Kuş sesleri Bördübet'e yayılır.. doğrusu buna herkes bayılır
İnsan kalabalığı ve trafik gürültüsünden uzakta kendi içinize dönebileceğiniz, adeta bir sanatçı ilhamıyla dolup taşacağınız Bördübet'te kendi hikayenizi kaleme alacağınız, romanınızın giriş satırlarını, şiirlerinizi üretmeniz, kuşların melodilerinden esinlenip besteler üretmeniz içten bil değil. Doğa harikası bu koy, kendisine katacağınız yeni sessizliklerle, size yeni üretimler, yeni baştan doğuşlar olarak geri dönecektir.

Dış dünyanın olumsuzluklarından arınmak, içsel gelişiminizi tamamlamak, yorgun beyninizi yeniden başlatmak ve tüm olumsuzlukları sıfırlamak için ideal bir ortam sunan Bördübet, yenilenmek ve taze bir hayata geçmek için atılmış ilk adım olabilir.

Bördübet; kuş, hayvan ve bitki çeşitleriyle küçük bir "Amazon"u gibi adeta.. Bu yüzden yıllar önce İngilizler koya "bird the bed" adını vermişler. İngilizler'in koyduğu bu ad zamanla değişime uğramış ve yöre halkı tarafında Bördübet olarak kullanılmaya başlanmış..

Bördübet çam ormanları arasında, huzur içinde tatil yapmak için ideal bir seçim. Bördübet'te dereden kano veya bota binip 500 metre yol alarak denize ulaşabilir, veya tekne turlarına katılarak koyu gezebilirsiniz. Bölge zengin tabiatı ve nefes kesen manzaralarıyla fotoğrafseverlere de bolca malzeme sunmakta. Sabah erken saatlerde sıkça rastlayacağınız ağaç gövdelerinde serinleyen sincaplarda bunlardan biri.. Sadece kuş seslerini duyacağınız patikalarda orman yürüyüşü yapmak da hayli keyifli.

Bördübet'te konaklamak için Club Amazon'u tercih edebilirsiniz. Çam ve çınar ağaçları altında bulunan bungalovlardan oluşan tesis oldukça geniş bir alana kurulu. Bu alan içerisinde çadır ve karavanla konaklamak da mümkün. Clup Amazon yatçılara da servis hizmeti veriyor. Denizcilere acil yardım için hazırlar. Günübirlik gidenler de Clup Amazon'un yemek servisinden yararlanabiliyorlar.

Yedi Adalar

Gökova'nın çam ormanları ile kaplı güney sahilleri önünde dört ada, kıyı ile aralarında 2 milden geniş bir körfez oluşturur. Hemen her hava koşulunda bu ada ve koylar arasında demirlenecek çok sayıda sakin köşe bulunur. Batıdaki Martılı ada, çıplak bir adadır. Güney yakası ve doğu burnu üzerinde denize girilecek güzel kumsallar var. Diğer adalar, Uzun, Zeytinli ve Küçük adalardır. Hepsinin sahilleri dik kayalıktır ve kumsalları yoktur. Adalar çıplaktır ama koylarda sahiller yoğun çam ormanı ile kaplıdır. Çamaltı koyu, Bekar Liman (gökağaç bükü), Karağaç limanı, Uzun liman, Babüş bükü ve Küfre koyu ve Göllü ada, Yediadalar bölgesinin en önemli demirleme noktalarıdır. Çamaltı koyu sahili ve dibi kum. Kıyı ormanla kaplı. Bekar liman, 150 metre çapında bir havuz gibidir. Guletler girmez, yatlar ise pek az uğrar. En çok uğranan koy Küfre'dir bu bölgede. Tüm koylar bir birlerine toprak patika yolla bağlanır. Küfre'de azmağın başında teknelere hizmet veren Yedi Adalar isimli bir salaş lokanta da var. Küfre koyunun hemen karşısındaki Göllü ada da bağlanmak ve yüzme molası için uygun yerler arasında.
Hlikarnas Balıkçısı'nın "Adalar burada gökyüzünde asılı gibi durur. Burası Gökovanın, dünyanın merkezidir" dediği yerdir 7 Adalar. Gökova körfezinin güney yakasında Amazon ile Tuzla koyu arasında kalan ve yedincisi olmayan 6 büyük , irili ufaklı da onlarca adadan oluşan 7 Adalar, buhur ağaçlarıyla doludur. Buhur amberinin kokusu burada her daim içinize dolar. 3 büyük koy, Küfre, Uzun liman ve Babuş bükü ve bir de Bekar Liman gecelenecek en ideal yerlerdir. 6 adadan en kuzeydeki Göllü ada, dalış için harika bir yerdir. Su altı faunası çok zengindir. 7 Adalar aynı zamanda yılan balıklarının efsanevi hikayesini de barındırır. Yılan balıkların buradan Bahamalara kadar 3 yıl süren bir yolculuk yaparlar. Orada yumurtlarlar ve ölürler. Yumurtadan çıkan yavrular hiç bilmedikleri koca denizlerde Gökovayı bulurlar ve 7 adalara geri dönerler. Norveçden gelen anne baba yılan balıklarının yavruları Norveç fiyordlarına, Gökovadan gelen anne babaların yavruları ise 7 Adalara dönerler. Bu muhteşem öykü Halikarnas Balıkçısı'nın Balık Bankası adlı hikayesinde çok güzel anlatılır. Burası için en iyi ziyaret zamanı Eylül ve bilhassa Ekim aylarıdır.Yaz aylarındaki Gökovanın meşhur kıran rüzgarı burayı etkilemez.

BALIKAŞIRAN

Haritalarda Gökçeler koyu diye geçiyor. Balıkaşıran denmesinin hikayesi şu: Hisarönü körfezi ve Gökova'nın birbirlerine en yakın olduğu nokta burası. Bencik koyu ile Balıkaşıran sırt sırta. Balıklar Hisarönü'nden Gökova'ya havada uçarak atlarmış. Bu yüzden burada Balıkaşıran denmiş. Akdeniz ile Ege'nin birbirine değecekmişcesine yaklaştığı bir nokta vardır. Datça yarımadasının başladığı nokta olarak kabul edilen bu yerin adına Balıkaşıran demişler. Sağ tarafınızda ki deniz Akdeniz, sol tarafınızda ki ise Ege'dir. Akdenizli balıklar Ege'ye, Ege'liler de Akdeniz'e atlarmış.
Tarihçi Herodot'un anlattığına göre İÖ 540 yılında ki, Pers akınları sırasında Knidos'lular tam bu noktayı kazarak yarımadayı, anakaradan ayırmak ve bölgelerini bir adaya çevirerek savunmalarını kuvvetlendirmek istemişler. Danıştıkları bir kahin, 'hayır' demiş, 'eğer tanrılar ülkenizin ada olmasını isteseydi, öyle yaratırdı, yaratılanları bozmayın.' Knidoslular bu son karar üzerine Persler'e teslim olmuşlar.

balikasiran2.jpgbalikasiran3.jpgbalikasiran1.jpg

Okluk

Tüm Türk denizcilerinin piri, üstadı, Sadun Boro, Gökova'yı dünyanın ceneti, Okluk koyunuda Gökovanın en iyi koyu, incisi diye tarifler. Kasım'dan Nisan'a kadar da tüm kışı burada eskiden efsane teknesi Kısmet, şimdilerde ise Sonbahar isimli katamaranı ile geçirir. Batıdan gelirken, Ayin koyundan sonra, Doğudan seyirde ise Karacasöğütü dümen suyunuzda bırakıp varırsınız Okluk koyuna. Koy aslında Değirmendere bükü diye adlandırılır. Kuzeyden bu büyük koya giriş yaptığınızda sancağınızda İngiliz koyunu görürsünüz. Buraya Dünya savaşında geceleri Alman gemilerini bombalayıp, sabahın ilk ışıkları ile koya sığınıp saklanan İngiliz muhriplerinden dolayı bu isim verilmiştir. Hemen altında koyun tam güneyinde Cumhurbaşkanlığı konutu ve iskelesini görürsünüz. Ve iskele tarafına dümen tutarsanız önce Sadun Boro üstadın diktiği Deniz kızı heykelinin yanından geçer, sonra da bir muazzam koy olan Okluk'a varırsınız.
Koyu çepeçevre saran, çeşit çeşit ağaçlardan oluşan orman, cam gibi akisler yaratan bir sakin deniz ve karşı sırtlarda demirdeki envai çeşit yerli yabancı tekneler görsel coşku yaratır yüreğinizde. Iki iskele ve iki lokanta vardır burada. Karaya çıkarsanız Sadun Boro'nun bu cennete yerleri korumak için 1986 yılında ilk kez kaleme aldığı panodaki yazıyı okursunuz. Orman yolları arıların mevsimi hariç özellikle nisan ve ekim de yağmurun getirdiği, ıslak toprak kokusu eşliğinde dolaşmaya cezbeder insanı. Tepelere varıp da aşağı baktığınızda Sadun Boro'nun ne denli haklı olduğunu anlarsınız. Görüntü hafızalara kazınır. En meşhur yemeği de orfoz buğlamasıdır lokantaların. Sabah kahvaltı öncesi botla yapılan bir Değirmendere bükü gezintisi doyumsuzdur. Dışarıda ister Kıran ister Karayel isterse de Lodos hüküm sürsün, içerisi göl gibidir. Bir ya da iki gün asla yetmez. Uzun uzun kalınası bir yerdir Okluk.

okluk2.jpgokluk3.jpgokuluk4.JPGokluk1.jpg